Anadolu16.com

Atatürk’ün Diyanet İşlerini kurma amacı neydi?

03.06.2021
A+
A-

Selam tüm okuyuculara ve vatansız kalmayalım diye bağımsızlığımız uğruna nice mücadeleler vermiş, başta Mustafa Kemal Atatürk ve tüm yol arkadaşlarına ebediyen vefa, sevgi, saygı duyan vatanperver insanlara…

Son zamanlarda bizi şaşırtan, şaşırttığı kadar da üzen devletin din işlerinden sorumlu Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı imamların söylemleri aklımızı dumura uğrattı…

Evet, Atatürk’ün kurmuş olduğu bu kurumda devlet memuru olma onurunu yaşayan, hatta hatırı sayılır bir maaşla da çalışan bu imamlarımızın, hangi akla hizmet bu açıklamalarda bulunduklarını maalesef anlamak mümkün değil. Öncelikle belki de onlara şunu anlatmak gerekir.

Atatürk’ün Diyanet’i kurmasının sebebi neydi?

Bunu biliyorlar mı?

Diyanet İşleri Başkanlığı, 1924 yılında Atatürk’ün kurduğu bir kurum… Kuruluş amacı ise yüzyıllarca dini duyguları sömürülen halkı dini açıdan aydınlatmak ve sahtekar hocalara engel olmak amacıyla aydın din adamları yetiştirmek. Yani kurulurken milleti cahillikten ve din istismarından kurtarmak için kurulmuş. İlk başkanı da Kurtuluş Savaşı’nın kahraman hocalarından Ankara müftüsü Rıfat Börekçi olmuş. İnsanları yıllarca köhnemiş fikirlerle, cehaleti destekleyerek, dini kullanarak bilimi günah göstermeye çalışıp beyinlerinin uyuşturulmaması için aydınlanmayı destekleyip, hakiki dini insanlara öğretmesi için devletin bir kurumu olarak içine alınıp bu kurumu onurlandırmıştır Atatürk…

Kurulduktan çok kısa bir süre sonra yüzyıllardır günah diye tercüme ettirilmeyen Kur’an’ın tercüme edilmesi için 20.000 TL bütçe ayrılıyor. O günün koşullarına göre büyük bir para… Kur’an’ın tercüme görevi de Elmalılı Hamdi ve Mehmet Akif’e veriliyor. Hem de noter onaylı… Sözleşmede tercümenin nasıl olacağı, nelere dikkat edileceği ayrıntısıyla anlatılmış. Özellikle akıl ve düşünceyle ilgili ayetlerin çok kapsamlı tercüme edilmesi istenmiş.

Kur’an’ın tercüme edilmesi dışında askeri okullarda okutulması için 1925 yılında ‘Askere Din Kitabı’ isminde bir kitap yazılmış. 1928 yılında camilerde okunması için ‘Yeni Hutbelerim’ adında yeni hutbeler yazılmış, 1929 yılında ilkokullarda okutulması için ‘Cumhuriyet Çocuğuna Din Dersleri’ adında kitap hazırlanmış. Kısacası 5 yıl gibi kısa bir sürede yüzyıllardır unutulan Kur’an’ın tercümesine başlanmış. Asker için ayrı, çocuklar için ayrı din kitapları basılmış, halkı aydınlatmak amacıyla yeni hutbeler yazılarak hazırlanmış.

Halkı dini yönden aydınlatmak için tüm gücüyle çalışan Diyanet, sosyal meselelere de duyarsız kalmamıştır. Örneğin tüm geliri 1925 yılında kurulan Türk Tayyare Cemiyeti’ne bağışlanan Tayyare Piyangosu’na katılmanın dinen sakıncası olmadığı hakkında fetva çıkarılırken, birçok sosyal konuda halkı bilgilendiren fetva yayınlanmıştır.

1935 yılında 10 yıllık bir çalışma sonunda Kur’an’ın ve hadislerin tefsiri yayınlanıyor. Şu anki bazı gafil imamlarımızın kafir, dinsiz dönemi diye laf atma cüretinde bulunduğu o dönem, kaç tane dini eser basılmıştır biliyor musunuz? İnanamayacaksınız ama 1923 – 1950 yılları arasında toplam 352.000 dini kitap basılıyor. Bu sayının 45.000 tanesi Kur’an-ı Kerim tercüme ve tefsiri (19 cilt), 60.000 adet Buhari Hadisleri tercüme ve izahı (12’şer cilt), 247.000 adet din kültürü eserleri… Osmanlı’da ise matbaanın gelmesinden sonra basılan toplam dini eser sayısı ise 143… Düşünün; bazı gafillerin din düşmanı dediği o dönemde 352.000 kitap basılıyor…

Günümüze geldiğimizde, cumhuriyetin ilanından 1 yıl sonra kurulan Diyanet İşleri; Sağlık Bakanlığı’nın iki katından fazla bütçeye sahip, bu kuruma 5,7 milyar TL bütçe ayrılmış. NASA, Diyanet’in yarısı kadar bütçeyle Pluton gezegenine uzay aracı yolladı. 120 bin personeli var. Bu kadar büyük bütçeye ve personel kadrosu olan bir kurumdan mantıken çok büyük hizmetler beklersiniz değil mi?

Peki, Diyanet İşleri ne iş yapıyor?

Hiçbir şey…

Hadi arkadaşım, bundan da vazgeçtik diyelim. Halkın dini yönden aydınlatılması için atamızın kurduğu, sefasını onun sayesinde sürdüğün bu devletin kurucusuna hakaret etme aymazlığı, hadsizliği, vefasızlığı yapmaya utanmıyor musun? Veya nasıl cesaret ediyorsun. Ayasofya’da devlet erkanının katıldığı icazet töreninde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını hedef alarak lanet okuyan imam Mustafa Demirkan, konuşmasında Ayasofya için, “Bu ve bu gibi mabedler, mabed olarak kalması için inşa edilmiştir. Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi” derken Atatürk’ü de hedef alarak, “Bunlardan daha zalim ve kafir kim olabilir. Yarabbi bir daha bu zihniyetin, bu ümmetin başına gelmesini mukadder buyurma…” ifadelerini kullandı.

Yok artık! demeyelim, maalesef oldu. Peki de hocam, sen konuşacak dini bir mesele bulamadın da Atatürk’ü karalamaya mı çalışıyorsun. Benim bildiğim camilerde Atatürk rahmetle anılırdı. Sanırım bu seni ilgilendirmiyor. Bunun öncesi günlerde ise; Düzce Akçakoca Müftüsü, alakasızca Selanik göçmenlerine verdi veriştirdi.

Selanik dendiğinde milletimizin aklına gelen şey, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk değil midir?

Balkan Türklerinin tümünü içine alan bu hakaretler insanları ötekileştirmek değil midir?

Kaldı ki; “Selanik” söylemini art niyetsiz düşünmenin imkanı yoktur. Bu bağlamda birçok suç duyurusu olurken; dini değerlerimizi hakkıyla anlatan, vatanperver, aydın ve hakiki din adamlarımızı ayrı tutarak, Uluyol Adliyesi’nde toplanan hüzünlü ve duyarlı kalabalığın, durumu ifade eden bu güzel bildirilerini sizinle paylaşmak istedim…

BASIN BİLDİRİSİ

Düzce ilimiz Akçakoca ilçesinde görev yapan Müftü Şaban Soytekinoğlu, Cuma namazı öncesi bir camide verdiği vaaz sırasında Selanik göçmenleri ile ilgili tarihi gerçeklerle bağdaşmayan ve göreviyle ilgisi olmayan ifadeler kullanmıştır. 

Söz konusu şahsın kullandığı ifadeler hem anayasamıza ve yasalarımıza, hem de İslam dininin esaslarına aykırı olarak ırkçı, bölücü ve Türk milletinin içine nifak tohumları ekmeye yöneliktir. 

Devlet memuriyetiyle, müftülük ve din görevlisi olma vasfıyla kesinlikle bağdaşmayan bu çirkin ve suç içerikli sözlerden dolayı ilgili hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na 01.06.2021 tarihi  itibari ile suç duyurusunda bulunduk. 

Selaniklilere yönelik bu sözlü ve fiili ırkçı sözcüklerin, kendisi de bir Selanikli Müslüman Türk aileden gelen ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsına, ilkelerine, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetine saldırı amacını taşıdığı gerçeğini tüm kamuoyunun dikkatine sunmak istiyoruz.

Bu vesileyle tekrar etmek isteriz ki biz Balkan göçmenleri ve özelde Selanikliler, Türk milletinin onurlu birer ferdi olarak Türkiye Cumhuriyetine ve onun kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine, demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığımızı korumaya kararlı biçimde devam edeceğiz. 

Bursa Lozan Mübadilleri

Derneği Başkanı

ALİ KORKUT

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.