KÂR KRALLIĞI

”Memleketi ben mi batırdım?  

 Yabancıyı Anadolu’ ya ben mi soktum?  

 Ben mi düzeni bozdum?  

 Ben kalanı korumak, dağılanı kurtarmak, düzeni kurmak için çalışıyorum.” 

(1919, Mustafa Kemal ATATÜRK)  

Yanlış hesap Bağdat’tan dönmedi ama olsun ekonomimiz şahlanışta! Nasılsa… Bu gerçek canımızı acıtacak ama bundan sonra da düzelmesi mümkün görünmüyor.  

Gece yarısı KHK’larıyla yönetilmeye çalışılan ülke seçimden sonra yine bir sabah, Resmî Gazete’de yayımlanan fiyat güncellemeleriyle uyandı güne. Bu kadar da olmaz diyebileceğimiz ne varsa gördük ve devamı gelecek.  

İki turda biten seçimde, vaat olan bir aylık doğalgazın bedava kullanımı; ÖTV zammı olarak döndü hanelerimize. Doğalgaz ceplerimizi daha da fazla yakacak artık. Sadece doğalgaz mı? Hayır! Şu an sadece soluduğumuz hava bedava. ÖTV’ye zam, KDV’ye zam… Verginin vergisini ödeyen bizler, güne zamsız başlarsak; rahmetli Kemal Sunal’ın rol aldığı ‘Orta Direk Şaban’ filmindeki gibi Erik Dalı oynayıp göbek atarız büyük ihtimalle.  

Atatürk’ün, Lozan’a gitmeye hazırlanan İsmet Paşa’ya söylemiş olduğu ‘’İtibardan tasarruf olmaz” sözünün yanlış anlaşılması sonucu, halk kemer sıkma politikasının içine itildi ki; bizler bu kısır döngünün içinde debelenip duracağız. Ama testi kırıldıktan sonra kimse kimseyi boş yere dövmesin artık.   

İstanbul’un işgal edildiği gün Padişah Vahdettin, saraya çıkan Rauf (Orbay) Bey’e: ‘’Rauf Bey…’’ dedi. ”Bir millet var koyun sürüsü… Buna bir çoban lazım. O da benim.” (Bilinmeyen Tarihimiz, Cemal Kutay)  

*** 

“Bu dünyada bu zulüm senin sayende 

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek 

Ve hala şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak 

Kabahat senin demeye dilim varmıyor ama 

Kabahatin çoğu senin canım kardeşim”  

(Nazım Hikmet)  

‘’Hoca bir gün kayığa biner. Dümenin yanına oturur. Biraz bakar, dümenciliği kolay iş sanıp, sokulur dümencinin yanına: 

– Belki tanımazsın beni ama ben de ustasıyım bunun. Sen kenara çekil dinlen, ben idare ederim. 

Dümenci inanır, dümeni bırakır hocaya, gider bir köşeye uzanır. Kayık bir süre gider. Tam kıyıya yaklaştıkları sırada koca bir dalga gelir, kayığı sarsar, karaya çarparlar. 

Yolcular korkuyla: 

– Hey ne yapıyorsun sen, diye bağrışırlar. 

Hoca hiç istifini bozmadan: 

– Ben bir şey yapmadım, deniz tükendi, der.  

Evet deniz tükendi, gemi karaya çoktan oturdu ne yazık ki. Ama dümenci bunun farkına varamadı henüz. Engin denizlere tekrar açılır elbet. Bunu zaman gösterecek bizlere. Bu durum olağanüstü bir uyanış olur mu bilemiyorum ama bundan sonraki seçimlerimiz umarım bizi yanıltmaz.