Anadolu16.com

Ne Jenerasyon Ama…

19.09.2023
A+
A-

Bizim jenerasyon…

Önce bizim jenerasyondan kastımı biraz açayım da,bizim jenerasyonun sınırları daha bir belli olsun.

Kimler  ilk okula siyah önlükle gittilerse, Köle İzahura’nın dramını gözü yaşlı izledilerse, Uzay denilince  Mr. Spak’ın kulaklarını ve Ziyaretçiler dizisini anladılarsa, kendilerine  özgü bir dil geliştirip, Moruk, Herıld Yani kurdukları on cümlenin dokuzunda yüklem olduysa, Kalem ile kasetin bütünselliğini sağlayıp, hoperlörlere Apollo dedilerse, saat sorulduğunda ömürlerinin bir bölümünde ‘‘Eti Kemik Geciyor’’ diye yanıt verdilerse, 9 voltluk pilleri yalayıp o ekşiliği tattılarsa, büyüteç ile güneşte kağıt yaktılarsa, ikide bir yamulan tel arabaları düzeltmeye çalıştılarsa, evde uzaktan kumanda muamelesi görüp ‘Kıs şunun sesini ya da televizyonu (ama siyah beyaz)  aç/kapat’ komutlarını öfleye puflaya da olsa yerine getirdilerse, sosyal coğrafyaları Aşağı Mahalle,Yukarı Mahalle, Bizim Mahalle ise ve kimler Kayahan, Nilüfer, Sezen Aksu, Barış Manço, Cem Karaca ile büyüdüler ise, (ki daha pek çok ipucu verebilirim.)

İşte onlar bizim jenerasyon dediklerim.

Bendeniz 1961 doğumluyum;

Ait olduğum jenerasyonun başlangıç tarihini 1950 olarak kabul ediyorum çünkü bu tarihte doğmuş ve yetmişinin merdivenlerini tırmansa da yaşamını gayet sağlıklı sürdürmekte olan pek çok tanıdığım var.

Yani çoğumuz henüz hayattayız.

En azından önemli bir kısmımız.

Dün gece oturdum şöyle bir düşündüm; acaba bizim jenerasyon Türkiye’ye dair, dünyaya dair, ekonomiye dair, siyasete dair, teknolojiye dair kısacası bu coğrafyadaki hayata dair nelere tanıklık etti diye.

Ooooo…

Öyle şeylere tanıklık etmişiz ki ve halen de etmekteyiz ki; mümkünü yok Avrupalı, Amerikalı, Orta Doğulu, Uzak Doğulu jenerasyondaşlarımız (böyle bir sözcük yok ama olsaymış fena da durmayacakmış hani) elimize su dahi dökemezler.

Görmediğimiz bir uzaylılar kalmış ki, son günlerde üst üste medyaya salınan dünya ötesi varlıklar haberlerine bakılırsa korkarım onlara da, bir köşe başında rastlayacağız bu gidişle.

En az üçer kişilik hayatlar yaşamışız da onca hay güy içerisinde de fark etmemişiz.

Başlarımıza gelenler de pişmiş tavukla aramızda bir illiyet bağı kurulabilecek kadar sıkıntılı olmuş.

Bir  zamanlar anarşi denilirdi, sonra evrildi terör oldu, onun allemesine tanıklık etmişiz mesela…

Fiilisinden post modernine darbeler girmiş hayatımıza… Nice yıllarımız onlara ve olanlara tahammül etmekle geçmiş.

En sonuncusu ile tavan yapan onlarca belki de yüzlerce doğal felakete maruz kalmışız; kim bilir kaç bin tanemiz kader fıtrat denile denile havlu atmışız hayata.

Sanki üç boyutta yaşayarak sürdürmüşüz hayatlarımızı, biri seksenlerde bitmiş diğeri hemen ardından gelmiş en sonunda nefes nefese milenyuma atmışız kendimizi.

Gelen gideni aratmış, ‘geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer’ cümlesi bir önermeden çıkıp ezberimiz olmuş.

Her daim gelecekten bir şeyler beklemişiz, gelene sabır etmek yine bize düşmüş.

Evet teknolojide olağanüstü değişiklilere de tanıklık etmişiz ama, içimizden de pek bir kimseyi de çıkartamamışız şu bizim buluşumuz diyecek kadar.

Globalleşme ile tanışmışız, küresel sözcüğü girmiş hayatımıza küresli küremek yine bize düşmüş.

Siyaset ise her daim hepimizin bildiği gibi olmuş. Ne ceğiz cağızlar- cek caklar değişmiş, ne de hamaset politik araçların listesinden çıkmış.

Süreç içerisinde sık sık flashback yapmak zorunda kalmışız bizden eskilerin ‘tarih tekerrürden ibarettir’ sözlerine denk gelmişiz her defasında.

Kim bilir belki de bize öğretilenlerle an be an yaşadıklarımızın  örtüşmediğine tanıklık ettikçe en küskün kuşak olmuşuzdur bu arada.

Evlatlarımıza bakıp bakıp, boyumuzca olanlar huyumuzca olamıyorlar diye hayıflanarak modern(!) aile biçimine istemeye isteme adapte olmaya çalışmışız ki en çokta buradan yaralar almışız.

İki ileri bir geri adımlarla hayat yolunda yürümeye çalışırken salgın da bizim kuşağa denk gelmiş,yine yeniden hayat tarzlarımızı değiştirmek zorunda kalmışız.

Para önceliklerimizin baş köşesine kurulmuş, peşinde koşarken kendimizi ıskalamışız haberimiz olmamış.

Sadece ekonomi hiç yanıltmamış bizi; ekmek aslanın ağzından başka bir yerlerine gitmiş o kadar. Şimdilerde o aslan da telef olmuş durumda.

Ha bir de geleceğe dair umutlarımız var hiç evrilmeyen. Hala aynı yanlışları tekrarlayıp farklı sonuçlar beklememiz de bizim kuşağın fıtratında var sanki.

Biliyorum saymadığım daha nice olmazlar da sığdı bizim jenerasyonun ahir ömürlerine.

İsteyen bize alacakaranlık kuşağı da diyebilir diyerek konuyu fazla da uzatmadan noktalıyorum..

Peki hiç mi iyi şeylere denk gelmemişiz ömürlerimizi hayallerimize sürtüp törpülerken

Gelmişizdir elbette de;

Say deseler kaçımız sayabiliriz orası meçhul işte.

Hani bazen acaba dayanıklılık  testi için mi gönderildi bizim kuşak diye de düşünmüyor değilim.

Ancak son tahlilde kabul etmek gerekir ki, bizim jenerasyon gibisi bir kez daha zor gelir yeryüzüne.

Ha, bu arada yazının yazıldığı an itibarı ile bir Dolar 27.03 Türk Lirasına karşılık geliyor.

Son cümlenin yazı ile alakasını kurmayı size bırakıyor ve sanırım boşuna demiyorum;

Ne jenerasyon ama…

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.