Dolar 40,8638
Euro 47,8575
Altın 4.383,89
BİST 10.870,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 34°C
Açık
Bursa
34°C
Açık
Cts 31°C
Paz 31°C
Pts 30°C
Sal 31°C

Baki Kalan Gök Kubbede Bir Hoş Seda

Baki Kalan Gök Kubbede Bir Hoş Seda
12 Eylül 2023 14:20
A+
A-

Bir ter boşanır önce, sonra yutkunuruz; ellerimiz titremeye başlar, gözümüz görmez olur çevreyi; patlarız tüm sıkıntılarımız ve yenilmişliklerimizle ambalajlanmış bir öfke ile…

Sonu hiç önemli değildir artık, nerde duracaksa duracaktır ağzımızdan çıkanlar.

Kontrol kesinlikle bizde değildir, ok yayı çoktan terk etmiştir çoğunlukla da saplandığı yer aslında kendimizdir.

İşte, evde, yolda akla gelen her yerde yakalanmak işten bile değildir bu nöbete. İlginçtir ki, her defasında da sadece biz haklıyızdır.

Dünyayı dümdüz etmiş, kendimizi de tam ortasına koymuşuzdur.

Kimse önemli değildir; sadece biz ve haklılığımız vardır somut olan.

Duymayız, görmeyiz, aldırmayız; Sevdiğimizi unuturuz kırarken, geçmişi yok bile saymayız.

Karşımızdakini hırpaladıkça hırpalarken kim bilir hangi bozgunlarımızdan intikam alırız.

Hoyratlıkla yakasına yapışır, aman dilemesinden bile korkarak yüklendikçe yükleniriz.

Her zaman biz biliriz.

Çoğunlukla bilmediğimizi de biliriz de kendimize itiraf edemeyiz.

Hayat bir arenadır, bizden başkalarına tahammül edemediğimiz.

Küçücük hesaplarımıza kurban ederiz çok bilinmeyenli denklemleri.

Hırsımız mantığımızı rehin alıp, duygularımızı fidye olarak vermemizi bekler.

Ağlarız, küseriz,içimizde ki sıkıntı ormanında saklanırız.

Başarıyı başartmamakta arayıp, başkalarının yaşadığı yenilgileri kendi zaferimiz sayarız.

Takdir etmeyi,yüreklendirmeyi, yol gösterip yol açmayı zayıflık bilir, kendimizi çözümün değil sorunun parçası olmaya mahkum ederiz.

Okumadığımız bir şiirin, bilmediğimiz şairini ararız sıklıkla.

Bulamayız.

Öneriyi dayatma ile eş anlamlı tutarız; akıl almayı ya da sormayı eksikliğimizin deşifresi olarak görür, defalarca aynı suda yıkanmaya çalışarak temizlendik sanırız.

Ne kendimizle kavgamız biter, ne çevremizle.

Yorgun düşeriz çoğu zaman, dinlemeye vaktimiz kalmaz; yaşlanırız.

Oysa…

Ne yaşam arenadır, ne de dünya dümdüz.

Biraz empati, biraz hoşgörü, biraz farkındalık, sıkışıp kaldığımız kapanlarımızı açacak altın anahtardır.

Bu anahtarı boynumuza astığımızda ve gerektiği her anda kullanmaktan çekinmediğimizde açılan her kilidin ardındaki sinerji iç dünyamızı ışıtacak yansımaları taşıyacaktır ruhlarımıza.

Ben bilirim’in yükünden kurtulmak için çaba harcadığımızda başkaların da bildikleri olduğunu görmemiz içimizdeki fırtınaların verdiği zararı en aza indirecektir.

Yargılamayı bırakıp, ortak akılı hedeflediğimiz andan itibaren önyargılarımızın mantığımıza koyduğu ipoteği kaldırmak gerçek zaferimiz olacaktır.

Birbirimizi anlamaya çalışmak,anlayabilmenin ön koşulu. Aslında buna zorunluyuz da; yoksa,kalabalıklar içindeki yalnızlığımızdan başka nasıl kurtulabiliriz ki?

İnsan hayat ile haşır neşir olurken o kadar şaşacak çok şey tezahür eder ki en olgun olduğunu düşündüğü evrelerde bile bir sürü şaşkınlık yaşar.

Sonucunu hiç sapma olmadan tahmin ettiğini sandığı olayların gidişatı bir anda değişiverir, kalakalır.

Bazen ailesinde, bazen işinde, bazen çevresinde, bazen işindeki bir hadise nedeni ile değişen hayat çizgisi dumura uğratır kişiyi ki, aynı hataları yapıp farklı sonuçlar bekleyen hayat kumarbazı durumuna düşmek işten bile olmayabilir.

Ez cümle; hepimizin hepimize ihtiyacı olduğunu kabullenmek ve ona göre davranmak zorundayız.

Nitelik olarak birbirimizden üstün ayrılıklarımızın olması doğal, ancak nicelik bakımından durum farklı.

Hayat ona ne tarafından bakarsak öyle görünür gözümüze.

Hepimiz aynı gemide yolculuk ediyoruz.

Önemli olan rotada anlaşabilmek.

Tahsilimiz, edinimlerimiz, kişiliklerimiz, algılarımız, eşiklerimiz farklı olsa da ortak paydamız insanlığımız. Bunu kaybedersek, kazandıklarımız yok hükmündedir.

Yaşarken farkına varmazsak, ölüm zaten eşitleyecek hepimizi.

Şairin dediği gibi;

Baki Kalan Gök Kubbede Bir Hoş Seda…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.