Anadolu16.com

Neden Araplaştırılıyoruz?

10.02.2024
A+
A-

TÜRKİYE’NİN ARAPLAŞMA YÜZYILI (2)

Neden Araplaştırılıyoruz?

Birinci Dünya Savaşının sonu, üç kıtaya yayılmış bulunan Osmanlı İmparatorluğunun sonunu da getirmişti. Ancak onun küllerinden yaratılan Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, çağcıl bir ulus devletti. Türkiye’nin başarısı, dünyadaki bütün mazlumlara olsa da en çok kendisinin de yer aldığı Ortadoğu’daki halklara esin kaynağı olmuştu.

Ortadoğu, yeryüzünün en çok dilli ve dinli coğrafyasıdır. Üç semavi dinin merkezidir. Hayati önemdeki doğal kaynakların da üstünde bulunmaktadır. Sömürgecilerin, yayılmacıların iştahını kabartmakla kalmayıp köpürtmesi bu yüzdendir.

Hıristiyan batı da Rönesans ile birlikte akıl çağına geçildi. Dini inançlar kilise ile iktidarın baskı ve aldatma aracı olmaktan çıkarılıp bireysel özgürlükler kapsamına alındı. Tanrısı para olan kapitalizm şimdi bütün dünyanın Müslüman olmasını istiyor. Dünyanın bileşkesinde bulunduğu için de Türkiye’ye öncelik verilmesinden daha doğal ne olabilir ki!

Çünkü İslam henüz bir aydınlanmadan geçmedi. İslam’ın egemen olduğu coğrafyada Farabi, İbni Sina, İbni Rüşt, Hallacı Mansur, Nesimi, Ömer Hayyam gibi daha birçok şair, düşünür ve bilimciden kimi dine kurban giderken kimi canını zor kurtardı. Bugün dahi evreni, hayatı ve insanı anlamaya çalışan aklın, bilimin, sanatın dışlanması dini gerekçelere dayandırılıyor. Olguları sorgulamak yerine Müslümanlık adı altında ilkel Arap ritüellerinin nakilciliğine devam ediliyor.

Laik cumhuriyet, Kuranı Türkçeye çevirmekle herkesin dinini anlayarak öğrenmesini sağlamıştı. İnsanların kendi dilinden Kuranı okuması, neyin din olduğunu, neyin din olmadığını gösterecek, böylece İslam, bin dört yüz yıldır içine doldurulan hurafelerden de arınmış olacaktı. Ancak bu süreç Atatürk’ün ölümüyle inkıtaa uğratıldı. İnsanlar Osmanlıda, Selçukluda olduğu gibi yeniden din bezirgânı tarikatların duygu ve inanç sömürüsüne terk edildi.

Diyanet, laik cumhuriyetin bir kurumu olmasına rağmen o da karşı devrim çarkının bir dişlisi oldu. Şimdi tamamen Osmanlıdaki şeyhülislamlığa dönüşmüş durumda. Görevi, dinlerin, inançların ne olup olmadığını insanlara anlatmak iken o, kendisine verilen sınırsız bütçe imkanlarıyla siyasi iktidara kayıtsız şartsız biat etmenin dinin gereği olduğunu aşılıyor insanlara.

Bir buçuk milyar Müslüman var dünyada. Bir kişisinin insanlığa katkı olsun diye bilimde, sanatta bir şey yaptığını duyan bilen var mı? Elli altı İslam ülkesinin hangisinde demokrasi var? Yüz yıldır Filistin İsrail işgalinin altında, buna gıkını çıkaran var mı?

Müslümanlara, kendilerini yönetenlerin itibarından tasarruf edilemeyeceği öğretilmiştir. O yüzden yöneticilerine saray yapmaktan başka bir medeniyet kuramadılar. Hala sarayların kendilerini cahil bırakıp köle yaptığının, medeniyetinse mütekamil insan yapacağının farkında değiller. Şimdilik dünyada birbirlerine karşı en kolay kışkırtılabilen, bölünebilen, sömürülebilenler Arap ve Araplaşmış Müslümanlardır. Milli duyguları olmadığından uluslaşama bilinçleri de oluşmamıştır. Akılcı düşünemiyorlar. İnandıkları aynı tanrı, aynı din, aynı peygamber için birbirini katlediyorlar. Öldüren ‘Allahu ekber’  deyip öldürüyor, öldürülen de ‘Allahu ekber’ deyip ölüyor. Yaşamı değil ölümü kutsuyorlar. Buna da İslam diyorlar. Oysa bu, Kuran’la pek ilgisi olmayan, Emevilerin başlattığı, Emperyalizmin çağımızda devam ettirdiği tarih öncesinden kalma Arap kültürüdür.  Dolayısıyla Arap asıllı olmayıp Müslüman olan halklar, aslında İslamlaşma adı altında Araplaştıklarının farkında değiller.

Durum bu iken, dünyayı yönetme ve sömürme sevdasındaki kapitalizm ile emperyalizm, neden dünyadaki herkesin Müslüman olmasını istemesin ki?

  • Önder Gümüş/10 Şubat 2024

Yarın: Hazırlık Süreci

YAZARIN EKLEMİŞ OLDUĞU YAZILAR
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.