Anadolu16.com

Kendi müzesini kendi şirketinde kurdu!

Kendi müzesini kendi şirketinde kurdu!
15.02.2021
A+
A-
  • Haber: Boybeyi ÇELİK

Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde (GOSB) otomotiv yan sanayii için üretim yapan Karakaya 86 firması fabrika müdürü Şeref Karakaya, fabrika içerisinde yer alan ofisini müzeye dönüştürdü.

Karabük Eflanili Şeref Karakaya, 10 yıldır köy köy gezerek kendi elleriyle topladığı, bağış ve hediye olarak verilen malzemeleri ofisinde toplayarak bir teşhir salonuna dönüştürdü.

Karakaya’nın müzesinde 10 bin yıllık fosilden, yanardağ lav kalıntısına, eski lambalı radyolardan, dolma tüfek koleksiyonuna kadar bir çok ürün yer alıyor. 1986 yılında kurulan Karakaya 86 firma sahibi olan 3 çocuk babası iş adamı Şeref Karakaya, hobi olarak 10 yıldır eski malzemeleri ve antika eşyaları biriktirmeye başlamış. Karakaya, kağıt para biriktirerek başladığı koleksiyonu yıllar içerisinde evine sığmayınca yeni gelen malzemelerini firmasının yazıhanesine taşımış.

BAĞIŞ YAPILAN EŞYALAR DA SERGİLENİYOR

Gebze’de fabrikayı kurarken, biriktirdiği eşyaları burada bir yer ayırmayı düşündüğünü belirten iş adamı Şeref Karakaya, “Önceleri hobi olarak başladım ama zamanla bu alan minyatür bir müze haline dönüştü. Burada 10 senelik bir birikim var. Müzedeki antikaları tek tek köylerden, ilçelerden kendim alarak bu vaziyete getirdim. Tabii ki burası halka açık, herkes gelebilir. Hatta çoğu kişi de ziyaretime geliyor sağ olsunlar. Buradaki koleksiyon çok değişik. Bazıları araba koleksiyonu yapar ama bizimki değişik. İçinde tüfek var, kama, kılıç var, toplu tabanca var, eski telefonlarımız var, saatlerimiz var, okul zilimiz var, daktilomuz var, Osmanlı terazilerimiz var, fotoğraf albümüm var, tespih koleksiyonumuz var. Olmazsa olmaz, babamın eliyle yapmış olduğu ve babamın kullanıldığı ürünler var. Babamın elinin değdiği her şeyi camekan içine aldım. Ben ölsem dahi benim çoluğum, çocuğum, neslimiz buna devam edecek. Herkes babasının, annesinin, dedesinin aletlerine sahip çıksın. Burada bağışlar da var. Bağış yapan insanların isimleri yazıyor. Bağış yapanlara çok teşekkür ediyorum. Onların da ürünlerini camekan içine alıp burada sergiliyoruz” dedi.

KENDİ MÜZEMİ, KENDİ ŞİRKETİME KURDUM

Eşyaları sergilenmesi için bir müze girişiminde bulunduğunu ancak sonuç alamadığını söyleyen Karakaya, bunun ardından kendi müzesini kendi şirketine kurduğunu vurguladı. Karakaya, “10 senelik böyle bir birikime evde başlamıştım. Eve sığmadı, bürolarıma getirdim. Bürolara da sığmayınca camekan içine almaya başladım. Benim kendi şahsi hobim bu. İlk önce kağıt para biriktirerek başladım. Ondan sonraki süreçte kağıt paralar yaklaşık 3 bin, 4 bin tane oldu. Ondan sonra demir para biriktirmeye başladım. Daha sonra ise, bir sürü kama, kılıç, tüfekler, saatler, telefonlar, Osmanlı terazisi, daktilolar, radyolar birikmeye başladı. 10 yılda kaç parça biriktirdiğimi saymadım. Saymak çok zaman alır. Baya bir ürün var. Buraya belki ilerleyen zamanlarda birkaç oda daha yapabilirim. Ben müze girişiminde bulundum. Karabük’te belediye başkanımıza söylemiştim. Ama maalesef bize bir yer gösterilmedi. Ben bu ürünlerin hepsini bağışlamayı düşünüyordum. Eflanimize, memleketimize bir müze olsun diye. Tabii oradan haber gelmeyince kendi müzemi kendi şirketime kurdum” diye konuştu.

SAFRANBOLU’DA BULUNAN 10 BİN YILLIK FOSİL DE VAR

Müzesinde çok eski ürünlerin de yer aldığını kaydeden Karakaya, “Tabii bunların maddi değeri fazla yok. Müzemizde Safranbolu’dan çıkan 10 bin yıllık fosil bile var. Bu fosil denizde zamanla aşınmış. Bu bana hediye geldi. Mali’de bir yanardağdan çıkardığım bir lav parçası da burada sergileniyor. Bu lav parçası 30 kilometre uzağa sıçramış. Ben bundan birkaç parça getirdim ve saklıyorum. Bunun gibi 3 bin yıllık bir malzeme var, 100 yıllık var, 80 yıllık var. Mesela tüfeklerin hepsi dolma tüfek. Bunlar da 80-100 senelik tüfekler. Bunların hepsini aldım. Babamdan, dedemden kalma değil bunlar. Bu şekilde hobilerim var” şeklinde konuştu.

HEPSİNE ÇOCUĞUM, TORUNUM, EVLADIM GİBİ BAKIYORUM

Müzesini gören vatandaşların çok duygulandığını söyleyen Karakaya, “Burayı gelip gören herkes duygulanıyor. Ağlayacak moda geliyorlar. Çünkü ‘Ben 80-100 sene geriye gittim’ diyorlar. Onlar öyle konuşurken ben de duygulanıyorum. Bu güzel bir şey. Çünkü dokunuşlar çok güzel bir şey. Biz bir yerlere dokunuyoruz. ‘Okul zilinin ne işi var?’ dersin. Okul zilini ben saklamışım. Benim için ufacık şeyler çok önemli bizim neslimize kalacağı için. Maddi değeri belki çok yoktur ama manevi değeri çok. Onun için ben bunların hepsine çocuğum gibi, torunum gibi, evladım gibi bakıyorum. Devamlı temizliyoruz” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.