Dolar 40,7749
Euro 47,8628
Altın 4.414,41
BİST 10.949,95
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa 34°C
Açık
Bursa
34°C
Açık
Per 34°C
Cum 33°C
Cts 31°C
Paz 31°C

Rüzgâr esintisine karşı!

Rüzgâr esintisine karşı!
22 Haziran 2022 08:50
A+
A-

Yumuşak tüylü kedimin yüzüme sıcak nefesini üflemesiyle istemesem de uyanıyorum. Açık pencereden esen rüzgâr perdemi uçuruyor, yaz yükselttiği sıcaklıkla bize geldiğini haber veriyor. Hafifçe doğruluyorum, yanı başımdaki pürüzsüz yastığa odaklanıyorum. Mobilyacı, iki kişilik yatağın daha rahat olacağını söylerken yalnızlığımı hesaba katmamış olmalı. Başımı iki yana sallayarak ağrıtan düşünceleri kışkışlıyorum.

Yalın ayaklarım beyaz mermerde soğuğu hissederek biraz rahatlıyor ve bu güçle ayağa kalkmayı başarıyorum. Krem teninin verdiği bayağılıkla daha da boş hissettiren duvarlarıma asacak resimler almayı düşünmüştüm fakat tanımadığım insanların yaptığı bilmediğim hikâyeleri olan tablolar içimdeki boşluğu doldurmayacaklardı.

Küçük bir balkonu olan küçük mutfağıma giriyorum ve elime acı bir kahve alıyorum, buzdolabını hayaletlerin doldurmuş olması ümidiyle açıyorum, anlaşılan bu acınası ruhlar bile benle dostluğu göz ardı ediyor. Gençliğimin başlarında cebimin kabarıklığı çevremi kalabalıkla dolduracak sanırdım, şimdi anlıyorum ki kalbinin sahte sevgi ve kahkahalarla dolu olması bunun için yeterliymiş. Dolabın soğukluğundan her ne kadar zevk alsam da onu kapatıyorum ve arkamdan mırıldanarak gelen kedimin kabına mamasını bırakıyorum.

Masaya oturup küllüğümün altına sıkıştırdığım fişlerime bakıyorum: Bir soda, bir sandviç ve iki fındıklı kurabiye…

Fındıklı kurabiyeleri canımdan çok severim. Sabahın uyuşukluğunu üstümden atabilmek için sosyal medyayı açıyorum. Parmağım ekranda kayarken yankılanan kahkahalar, boşluğa atılan öpücükler, aşk ilanları görüyorum. Garip, oysaki reklamını yaptığı ürünü almaya bizi ikna etmeye çalışan kadına daha çok ısındım.

Sabahlığımı çıkarıp üzerime düzgün bir şeyler giydikten sonra apartmanımın merdivenlerinden iniyorum. Nedendir bilmem ama sokağa açılan bu kapıyı açmakta her sabah zorlanırım. Belki de ümitsizlikleri kabullenmek onları değiştirmekten daha kolaydır. Belki de rüzgârın estiği yönde ilerlemek yorgunluğumu giderecektir. Kaldırıma adımımı attığımda insanların akışına kapılıyorum ve sadece kendi ayak sesimi duymamak bana bir şeyler hissettiriyor. Bu hissin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama bir şeyler…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.