Anadolu16.com

Yalan makinesi…

14.05.2021
A+
A-

Türkiye, 90’lı yılların başından itibaren mafya – devlet – siyaset ilişkilerine sahne olurken, ‘yoksulluk, yolsuzluk ve yasak’ sloganıyla iktidar olanların aynı şeytan üçgeninin içinde çürümeye başladığına şahitlik ediyoruz.

Ülke gündemi Sedat Peker’in açıklamalarıyla sarsılırken devlet – siyaset – mafya ilişkilerinin en tepe noktasına kadar taşındığı iddiaları aleni kamuoyu ile paylaşılıyor.

Türkiye’deki bu kokuşmuşluğun çaresi var mı? Bence var. Sedat Peker’in dediği gibi iddialar karşısında canlı yayında yalan makinesine şüphelileri bağlayıp sorgulamak.

Çoğu ülkede suçlarla mücadele ve devletin önemli merkezlerine alınan personeller yalan makinesinden geçiyor; özellikle istihbarat ve yazılım alanlarında… Lakin Türkiye’de böyle bir uygulama var mı bilmiyorum, internetten ve bazı uzmanlardan öğrendiğime göre yok.

Yalan makinesi teknik ismiyle poligraf, bir kişinin belirli sensörler ile vücut analizini gerçekleştiren ve bu analizler doğrultusunda verdiği cevapların doğruya ya da yanlışa yakın olup olmadığını anlamak için kullanılan bir cihazdır.

Yalan makinesi neden önemli olabilir?

Uzmanlar, ‘kimler daha çok yalan söyler?’ sorusuna “Anti sosyal kişilik bozukluğu olan kişiler sürekli yalan söyleme, kişisel çıkarı ve zevki için başkalarını kandırma, dürüst olmama eğilimindedirler. Sosyal yönü gelişmiş dışa dönük kişilerin, daha çok yalan söylediği düşünülmektedir. Ayrıca, sosyal iletişim becerileri güçlü, detaycı ifade etme becerisi olan, ince düşünen kişilerin yalan söyleseler dahi yalan söylediklerini çok belli etmedikleri ortaya çıkmıştır” açıklamasında bulunuyorlar. Bu tanım kapsamında devlet memurlarının ve siyasetçilerin yalan makinesi testinden geçmesi sizce de gerekmez mi?

15 Temmuz hain darbe girişimi oldu, çok sayıda insanımızı şehit verdik. Fakat karanlıkta kalan soruların olduğunu devlet ricali kendisi söylüyor, ortaya çıksa daha iyi değil mi?

Son günlerde 128 milyar dolar tartışması var, ilgililerin yalan makinesine bağlanmasının kime ne zararı olabilir ki?

Devleti yönetenlere karşı yapılan tüm eleştirilerin muhatapları bu testten geçse, muhalefet mahcup olsa daha iyi olmaz mı?

Sedat Peker’in iddialarında hedef olanların yalan makinesi testinden geçmesi temiz toplum, temiz siyasete örnek olmaz mı?

İnancımıza göre çevreden destek almak ve bazı çıkarlar elde etmek için dindar gibi görünüp, ibadet yapan kişiler riyakarlık yapmış sayılmıyor mu?

Anadolu kültürümüzde Hacı Bektaş-ı Veli, “Eline, Beline, Diline Sahip Ol” derken “hırsızlık yapma, kötü söz söyleme, zina yapma” demedi mi?

Yakın tarihimiz Osmanlı padişahları, “Divanda her şeyi söyleyin, lakin yalan beyanda bulunmayın” fermanı vermedi mi?

Sonrasında Çandarlı Halil Paşa, Rum Mehmet Paşa, Mahmut Paşa, Gedik Ahmet Paşa, Koca Mustafa Paşa, Dukakinoğlu Ahmet Paşa, Yunus Paşa, Pargalı İbrahim Paşa, Kara Ahmet Paşa, Damat Rüstem Paşa, Ferhat Paşa, Hadım Hasan Paşa ve daha nicelerini beyanları ve yaptıkları yüzünden infaz ettirmedi mi?

O zaman neden korkuyor devlet yalan makinesinden? Ve bunu envanterine almıyor?

Çünkü büyük bir riyakârlık ortaya çıkacak.

Mesele yalan makinesinin gelmesinden önce kaçımız tüm bu kurulmuş düzenin farkındayız? Kaçımız bu kurulmuş düzene baş kaldırıp, kendi doğru ve yanlışlarımızı arayacak kadar cesaretliyiz?

Şimdilik videoları izlemeye devam edelim bakalım daha bildiğimiz neleri öğreneceğiz.

Ramazan bayramınız şeker tadında olsun.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.