Anadolu16.com

Nasreddin Hoca = Ahi Evren ve Ahilik (1)

14.12.2020
A+
A-

‘Nasreddin Hoca’ ile ‘Ahi Evren/Evran’ın aynı kişi olduğunu biliyor muydunuz? Bir çoğumuz gibi ben de bilmiyordum…

Bizlerin, Nasreddin Hoca diye bildiğimiz kişinin, Ahi Teşkilatının kurucusu ‘’Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud’’ olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım.

Prof. Dr. Mikail Bayram’ın, ‘’Ahi Evren – Mevlana Mücadelesi’’ Kitabını okuduktan sonra, Ahi Teşkilatının baş mimarı olan, Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud’un, Türk kültürünün ünlü mizah ustası, halk filozofu Nasreddin Hoca olduğu birçok bilimsel yayında belirtilmiştir.

Evet, bizlerin eşeğe ters binen ak sakallı mizah ustası olarak tanıdığı Nasreddin Hoca, meğerse; Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud imiş.

Çocukluğumuzda, fıkraları ile bizlere dürüstlüğü, hayata bağlılığı, insanlığı, iyimserliği, özeleştiri yapabilmeyi, erdemliliği öğreten Nasreddin Hocamızın aynı zamanda çalışkanlığın, yardımlaşmanın, adaletin, doğruluğun, alın terinin, güzelliğin timsali Ahi Evren olduğudur.

Okullarımızda, ders kitaplarında, evlerimizde, dost sohbetlerinde, kahvelerde bazen aşırıya kaçan anlatım tarzları ile de olsa o bizim Nasreddin Hocamız… Kıvrak zekası ve hazır cevaplılığı ile de aynı zamanda devrinin filozof timsali birisi.

Bizlerin bilmediği bir başka konu da, Ahi Evren’in yaşamı, yaptıkları en önemlisi de Ahilik Teşkilatını, eşi Fatma Bacı (Anadolu Bacıları) ile birlikte Anadolu topraklarında yaymalarıdır.

O zaman, Nasreddin Hoca – Ahi Evren’i anlamak için de Ahilik ve Ahilik Teşkilatını yakından tanımamız gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda bir çok yayın ve dokümanı araştırıp, buldum.

Bu yayınlar;  Prof. Dr. Mikail Bayram’ın, ‘’Ahi Evren – Mevlana Mücadelesi’’ ile ‘’Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu’’, Leonid Solovyov ‘’Huzur Bozan Nasreddin’’, Bütün Dünya Dergisi – sayı: 2020/09, Dergi Park/Mersin Üniv. Tıp Fak. Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi-2018 cilt:8 sayı:2, Kırşehir Valiliği-Ahilik Kültürü, Wikipedi.

Bu yayınların içinden, L. Solovyov’un ‘’Huzur Bozan Nasreddin’’ isimli eserini, BKM Kitap/FSM Şubesinden, yıllardır tanıdığım, kitap sever abim, Sn. ENVER CAN’ın bana önermesi ile okuduğumda çok şaşırdım. Tüm dünyada eserleri ile anılan hatta filmi yapılan önemli bir kültürel değer.

‘’Leonid Solovyov, 1946’da “Nasreddin’in Serüvenleri” filminin senaryosunu yazar. Solovyov’un en önemli ve popüler romanı olan Nasreddin Hoca romanı “Huzur Bozan Nasreddin” ilk olarak 1940 yılında yayınlandı.’’

Söz konusu kitabın arka sayfasında şöyle yazmaktadır; ‘’Kimdir, Nasrettin Hoca? Gerçekten ülkenin ve insanların huzurunu mu bozar yoksa hükümdarların ve hükümdar takımlarının korkulu rüyası mı olur? Onun en büyük düşü, diyordu Solovyov, tüm insanların açgözlülük, kıskançlık, düzenbazlık ve kötülük nedir bilmeden kardeş gibi yaşayabilecekleri, kötü günlerin de birbirlerine yardım edecekleri bir dünya… Fakat o, insanların yanlış yaşadıklarını, birbirlerine baskı yaptıklarını, birbirlerini köleleştirdiklerini ve ruhlarını türlü türlü iğrençliklerle lekelediklerini üzülerek görüyordu.

Dünyanın dört bir köşesinde ölüm fermanı çoktan yazılmıştı Nasreddin Hoca’nın. Her yere ajanlar salınmış, cellat takımı bıçaklarını bilemiş, bekler durumdaydı. Ölmeye niyeti yoktu Hoca’nın. Yaşamak, ölümden daha değerliydi. Korkmuyordu, çünkü biliyordu Nasreddin Hoca; “Hakikat karşısında galip gelmek, asla yalana has değildir.”

 Nasreddin Hoca‘nın eserleri ve edebi kişiliği tüm dünyada çeşitli yayınlarla belgelenmiştir.

‘’Nasreddin Hoca, Akşehir’den ayrılanların, Nasreddin Hoca’nın türbesine gidip dua etmesi bir gelenek olup, Mustafa Kemal’in de Milli Mücadele yıllarında şehirden ayrılırken türbeyi ziyaret ettiği bilinmektedir.’’

1996 yılı UNESCO tarafından ‘’Nasreddin Hoca Yılı’’ olarak kutlanmıştır. Bu örnek bile, Nasreddin Hoca’nın, dünya çapındaki yerini belirlemektedir. Maalesef bizlerin küçüklüğünden beri her daim andığımız Nasreddin Hoca‘’küreselleşme’’ ile birlikte gittikçe unutturulmaya çalışılmaktadır.

Küreselleşmenin getirdiği yeni çizgi film ve roman kahramanları; bireyselcilliği, acımasızlığı, gaddarlığı, öldürmeyi, yok etmeyi emretmektedir. Halbuki o yüce kişilik, bizlere doğruluğu, erdemliliği, birlikte yaşamayı, hoşgörüyü, adaleti güzel yönleriyle anlatmaktadır.

Ahi Teşkilatı, Anadolu’da Moğollar ve Moğol yanlısı Selçuklu yönetimi ile de mücadele etmiştir. Bir çok Ahi ve Türkmen devlet adamı Moğol komutanı ‘’Baycu Noyan’’ tarafından idam edilmiştir.

Ahi ve Türkmen çevrelerin Moğollara ve Moğol yanlısı iktidara karşı bir mücadele başlatıp sürdürmeleri,  iktidarın onlar üzerinde ağır siyasi baskı ve şiddet uygulamalarına yol açmıştır. Bu ağır zulüm, şiddet ve baskılar da pek çok Ahi ve Türkmen ileri gelenleri, fikir ve sanat erbabı kişiler öldürülmüşlerdir.

‘’Ahi Evren’in, sağlığında Moğollarla ve Moğol yanlısı yönetimle mücadele etmiş olduğunu ve bu mücadele sonucunda öldürüldüğünü tespit etmekteyiz.’’

 ‘’Ahi Evren’ın (debbağ) derici olduğu ve derici esnaf ve sanatkarlarının piri, Ahi Teşkilatı’nın başı olarak kabul edildiği tespit edilmektedir.’’

‘’Tokat ve Sivas’ı, savaş yapmadan teslim alan Moğollar, bu iki şehri yağmaladılar. Kayseri’ye geldiklerinde karşılarında Ahileri buldular. Ahiler, Moğollara karşı Kayseri’yi savunmaya koyuldular. 15 gün kahramanca şehri savundular. Moğollar, şehre girdikten sonra buradaki Ahi işyerlerini yani Kayseri’deki Ahilere ait sanayi sitesini yağmalayıp ateşe verdiler. On binlerce Ahi öldürüldü ve eser alındı. Bu olaydan sonra Türkiye Selçukluları Devleti, Moğolların eğemenliği altına girdi.’’

Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud’un hanımı olan ‘’Fatma Bacı – Fatma Hatun’’ Kayseri,’de, Moğollara esir düşüp 13 yıl esir hayatı yaşamıştır.

Kırşehir’e yerleşen Ahi Evren Hace Nasirü’d-din Mahmud, burada da Ahi Teşkilatının başına geçip yeniden faaliyetlerine devam etmiştir.

Ahi Teşkilatı, toplumsal bilincin ve demokrasinin gelişmesine çok önemli katkı sağlamıştır. Ahi Evren’e ait ‘’Hak ile sabır dileyip bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlak ile çalışıp bizi geçen bizdendir.’’ sözü, günümüz yaşam tarzımıza örnek olacak niteliktedir.

‘Nasreddin Hoca’ya ve eserlerine, tüm toplumca sahip çıkmamız gerekir’ diye düşünüyorum…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.