Anadolu16.com

BİR KARDELEN ZAMANI…

08.02.2021
A+
A-

Selam tüm okuyuculara, dağ tepe demeden tüm doğayı görmeyi seven güzel yüreklere…

***

Malum yasaklar sebebiyle haftasonu çıkamasak da hafta içi bir günümüzü doğaya ayırmak için çabalıyoruz. Bu sadece doğayı sevdiğimizden değil aslında kendimize, ruhumuza verdiğimiz değerle de alakalı…

Pandemi sebebiyle yaşanılan korku ve endişe hali depresyonu artırdığı ve antidepresan kullanımının artışı verilerle sabit. Bu noktada doğanın verdiği motivasyon ise mucize değerinde… Kaldı ki pandemi süreci dışında da doğa her zaman ruhumuzun şifa kaynağı…

Biz de dolayısıyla ihmal etmiyoruz. Bu hafta ise kardelen zamanı dedik ve kardelenlerin ana vatanı Katırlı dağlarına çıktık. Bursa denildiğinde aklımıza hep Uludağ gelse de Katırlı dağları da Bursa’nın doğa harikalarındandır. Tek kusuru isminden de anlaşılacağı üzere, çoğunlukla irili ufaklı kayalarla kaplı olduğundan çıkmak için teşbihte hata olmaz ama katır gibi inatçı ve bastığın yeri iyi bilmen gerekir. Ama değer mi derseniz; bırakın değmeyi, bence Bursa’da olup görmemek bir kayıp sayılır…

Sabah Abdal meydanında buluşup, birer çay içip, taş fırının lezzeti tartışılmaz simit ve cevizli lokumlarından alıp, çantamıza koyduğumuz gibi araçlara bindik. Nasıl bir heyecan ve neşe anlatamam. En son geçen yıl gittiğimiz bu dağları hepimiz nasıl da özlemişiz.

Önce Gürsu’ya sonrasında ise Dışkaya köyüne kadar araçla gittik. Kerpiç evlerin arasından geçerek Katırlı dağlarına doğru yürümeye başladık. Öncelikle biraz dik bir yokuş tırmandık. Eh nefes nefese kaldık tabii. Bir soluklanmak gerek. Biraz da hararet basınca üzerimizdeki fazlalıkları da çıkardık. Ağaçlı yoldan devam ederken Katırlı dağları da önümüzde tüm ihtişamıyla duruyordu.

Habire yürüyorduk ama sanki hep aynı yerde gibiydik. Halbuki hani elimi uzatsam tutacak gibi deriz ya işte öyleydi. Ama bu dağların azametiydi öyle gösteren.

Katırlı dağları, İznik Gölü’nün güneyini sararak Gemlik ilçesine doğru uzanmaktadır. İznik Gölü’nün güneydoğusuna doğru uzanan bölümüne Avdan dağları adı verilir. Katırlı dağlarının en yüksek tepesi olan Üç Kaya Tepesinin yüksekliği ise 1283 metredir. Dağın yüksekleri ormanlıkla kaplı olup, kuzey tarafı zeytinliklerle kaplıdır. Ama biz güney tarafına yani Bursa ovasına bakan yöne doğru gidiyorduk ve toprak örtüsü birden değişiyordu.

İğne yapraklı ağaçlar, maki toplulukları, irili ufaklı kaya parçalarının arasından yürümek biraz zor gelse de keyfimizi bozacak zorlukta değildi. Hatta arada gülüp “bugün de engelli atlama yapıyoruz” diyorduk. Hele ki koyun sürülerini görünce nasıl da mutlu olduk. Boyunlarında takılı minik zillerin melemelerine karışması, başlarındaki genç çobanın kendinden emin hakimiyeti ne de güzel hisler vermişti bize…

Ve sarı sarı çiğdemler bahara ‘merhaba’ der gibiydi… 5-6 kilometre sonra bir çay molasını hak etmiştik. Güzel bir çeşme ve hangi akla hizmet bilemediğim birileri tarafından tüm dalları kesilmiş büyük söğütün yanında molamızı verdik. Çay, kahve, biraz kuru yemişlerden enerjimizi aldığımız gibi yola devam dedik… Kardelenleri görmenin heyecanıyla “Bursalı mısın kadifeli gelin”i söylerken düğün alayının sevinci vardı. Zaten Hisar kalesine geldiğimizde de gelin gibi bembeyaz kardelenler karşıladı bizi… Nasıl masum, nasıl tertemiz ve güzellerdi.

Koparmaya kimse kıyamadı, kıyamazdı ki. Dalında bile bu kadar narin çiçekler toprağından koparılmaya gelebilir miydi hiç? Başları eğik, utangaç bir çocuk gibidir kardelen… Kökü onu topraktan yukarılara yükseltse de onun başı hep yere bakar, belli ki alışmak istemez güneşe… Bilir ki ömrü yetmez buna… Kayaların arasında öbek öbek olmuş kardelenlere bakarken Uludağ’ın buradan manzarası ise görülmeye değerdi. ‘İsmini nasıl da haketmiş’ diye konuştuk.

Uzaklarda gökyüzünde bulut kümeleri gibi duruyordu, ne kadar da ulu bir dağdı… Ve Katırlı dağları; Gemlik körfezi, İzmit körfezi, Uludağ hatta İznik gölüne kadar tek karede görmenizi mümkün kılan tabiri caizse büyük ve muhteşem bir gözetleme kulesi gibidir…

Kardelenleri görmek için neşeyle çıktığımız bu yolculuk onlara veda ederken nedense biraz buruklaştırmıştı bizi… Belki de onlardaki o tertemiz, narin fakat bir o kadar da güçlü ve umut dolu olmaya özlemimizdi… Kim bilir?

Dostu oldum kaç defa sabahsız gecelerin

Defterimde yeri yok, anlamsız hecelerin

Çözemedim bir türlü bu zor bilmecelerin

Cevabını sen bana çözer misin kardelen?

(Hayrullah Paşalıoğlu)

YORUMLAR

  1. Necati Temuroglu dedi ki:

    Tesekkurler,bukadar guzel yorumlanması.Şiirsel ve akıcı bir dil.