Arınma zamanı

Temizlenme, sadece fiziki olarak değil; ruhun da, nefsin de temizlenmesine arınma deniliyor.

Arınmak; insanda nefis, toplumda cehaletten kurtulmak, ahlak ve adaletin tesisiyle olur.

Türkiye son bir aydır mafya üyesinin videolarıyla gündemini belirliyor, fakat bu videoların aslında ne kadar kirlendiğimizin göstergesi olduğunu fark ettik mi?

Örneğin Suriye’de Türkmen karındaşlarımıza yapılması gereken yardımların aslında tam olarak yapılmadığı konusu sizce Türklükle nasıl izah edilebilir?

AK Parti kurulduktan sonra katıldığı ilk genel seçimler öncesinde dönemin genel başkanı Abdullah Gül’dü. Bursa Yenişehir Cumhuriyet alanında ilk konuşmayı partinin kurucusu, sonrasında 58. Hükümetin Başbakan Yardımcısı olacak Ertuğrul Yalçınbayır yapmıştı.

Yalçınbayır konuşmasında, “Bir insan kendisine karşı adaletli değilse kimseye karşı adaletli olmaz, adaletin olmadığı yerde kir vardır menfaat vardır biz onlardan olmayacağız” demişti. Bu sözler hep aklımdadır, adalet tüm pislikleri temizler; bu günkü gibi üzerini örtmez.

En kutsalımızın dahi kullanılarak menfaat devşirmek, kimlerin aklına gelir veya bu insanların içlerinde besledikleri gerçek inanç nedir, doğrusu merak ediyorum.

Suç işleyen birinin işlediği suç ortaklarını ifşa etmesi milyonlarca kişi tarafından izleniyor afiyetle, lakin elini kıpırdatan kimse yok. İktidar görmezden geliyor, muhalefet kıs kıs gülüyor. ‘Daha beter olsunlar da sıra bize gelsin’ diye, ya tuzu kuru olmayanlar veya bir tutam tuza muhtaç olanlar ne yapsın.

Ortaçağ’da Avrupa, haçlı seferlerindeki çocuk kaybı, kiliselerde papazların Hz. İsa adına cennetten tapu dağıtmak için milletin mallarına el koyması, cadı diye hamile kadınlara mızrakla veya yakılarak katliam yapılması gibi vahşi bir dönem yaşadı.

Bu ağır dönemde her aile kayıplar verdi. Avrupa’nın arınması Rönesans döneminde başladığında inanç konularında veya monarşilerin kendi menfaatleri doğrultusunda uyguladıkları yöntemler ve geleneklerin yanlışlığının bedelini bu sefer cennetten tapu dağıtanlar ve yandaşları ödediler yakılarak, asılarak ve giyotinle.

Sonrası ne oldu?

Sanayi ve demokrasi devrimleri, Avrupalılar kralın hizmetkarı ve kölesiydi. Arınma sonrasında yurttaş ve birey oldular, adaleti hakim kıldılar, bugün İslam coğrafyasından insanlar neden Hıristiyan coğrafyasına kaçıyor boşuna değil.

İslam âleminde güç savaşları halen devam ediyor. Bir arınma yaşanmadı, halen kan gözyaşı bitmiş değil. Bir düşünün; aradan geçen yüz yıl sonra sınırlarımızın hemen yanında Kuzey Irak’ta, İslam’ı savunduklarını iddia eden, ülkemizden de destek görenlerin masum insanları katledip eşlerini ve çocuklarını esir pazarlarında sattıklarına şahit olmadık mı?

Peki, bu vahşet karşısında ne yaptık?

Hiçbir şey.

Suriye’de Türkmenleri katledenlere heyecanlı çocuklar diyenler ne yaptı veya biz ne yaptık?

Hiçbir şey.

Kul hakkı konusunda camide vaaz verenlerin yediği kul haklarını yüzlerine söyledik mi?

Hayır.

Dün, ‘yönetim şekli Müslüman için şeriattır’ vaazı veren, 15 Temmuz sonrasında Cumhuriyeti korurken ölenler şehittir diyen malum şahıslara bu nasıl bir riyakârlıktır diyebildik mi?

Allah, insanın kötülüklerden arınması için yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’i, resulü Hz. peygamberimiz tarafından insanlığa gönderdi.

Peki, arındık mı?

!!!