Anadolu16.com

ALTILI MASA

24.11.2022
A+
A-

”Altılı Masa” ismi, başkalarını bilmem ama bende mobilya mağazasındaki veya evdeki altı kişilik bir yemek masası görüntüsünü çağrıştırmaktadır.

İki yıl önce ”Millet İttifakı” diye insana umut veren ne güzel bir isim takmışlardı kendilerine. Bu isim, ülkeyi yönetemeyen bu iktidardan milleti kurtarabilecek iradenin de sembol ismiydi sanki.

Ama o beklenti, yerini, son bir yılda tanrı misafiri gibi çat kapı kendilerine katılanlarla birlikte, semt esnafının arada bir birbirlerinin dükkânındaki buluşmalarda konuşulanlara bırakmış gibi görünüyor. Kimin hangi yemeği beğendiği, hangi vitaminleri kullandığı, hangi kıyafetleri giydiği, hangi marka arabaya bindiği, çoluk çocuk davar doluk gibi havadan sudan konuların konuşulduğu buluşmalar! Komşu esnaf ve müşteriler bu buluşmalardan ne anlıyorsa, Türk halkı da altılı masadaki buluşmalardan onu anlıyor.

Cumhur İttifakının devleti kendisiyle eşitleyen adayı belli. Milleti soyup soğana çeviren siyaseti de belli. Önceleri seçmenin yarısından fazlası bundan memnundu, şimdi bu oran yüzde otuza inmiş durumda. Ama ne yazık ki altılı masanın ne söylediği anlaşılamadığı gibi Ak Parti’den memnun olmayan bu yüzde yetmişi peşine takabilecek bir formülü de yok hala.

Masanın kurucusu Kılıçdaroğlu’nun kendisi ve yakın çevresi bir yandan adaylığını her şekilde ima ederken bir yandan da adayı masa belirleyecek diyor. Akşener cumhurbaşkanı değil, başbakan adaylığını en başta açıklamışken, kurmayları, muhafazakârların hissiyatının Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağı yönünde olduğunu dillendiriyor. On beş yıl boyunca Erdoğan’la birlikte bataklığa soktukları Türkiye’yi, yine biz kurtaracağız diyor Babacan ile Davutoğlu, sanki kimse geçmişlerini bilmiyormuşçasına! Diğer iki ortak da seçimi etkileme yönünden varla yok arasında bir şey. Sol partilerin ve HDP’nin seçmenleri ise altılı masa tarafından dışlandığına göre bu çelişkiler yumağı ile karşı karşıya bırakılan halka, kendisini açlıkla, korkuyla terbiye eden iktidara yeniden teslim olmaktan başka bir seçenek kalmıyor herhalde.

Buna, seçmenin yeniden bir Ekmeleddin vakasını yaşama kaygısını da eklediniz mi, önümüzdeki seçimin, bu kez Allah’ın değil altılı masanın AK Parti’ye bir lütfu olduğunu o gün hep beraber anlamış olacağız.

İlköğretimdeyken yeterince anlayamadığım güneş sistemindeki gelişmeleri, Türkiye’nin bugünkü siyasetinden öğreniyorum. Erdoğan güneşi temsil ediyor, muhalefet liderleri de güneş sistemindeki gezegenleri, uyduları ve gök taşlarını. Erdoğan onları canının istediği gibi kendi etrafında ve bazen de birbirleriyle çarpıştırarak döndürüyor. Bu döngüde başı dönen, bilincini ve duygularını yitiren muhalefet, olanları halka anlatamıyor. Halk da Erdoğan’ı yerinde sarsılmaz bir güneş olarak görmeye devam ediyor. Oysa doğru yerden bakıldığında Erdoğan, Putin ve Biden gibi devasa yıldızların etrafında çok daha yüksek bir hızda ve daha uzun mesafeler kat ederek dönüyor. Dönerken de ülkenin maddi ve manevi değerlerini saçıp savuruyor.

Cumhuriyetin değerlerine samimiyetle bağlı bir muhalefetin bugün yapması gereken şey, güç birliği yaparak, başka merkezlerden idare edilen Erdoğan’ın yörüngesinden çıkıp, yüz yıl önce evrenin merkezine kurularak evrendeki bütün yıldızları kendi etrafında toplamayı başaran Atatürk’ün yörüngesine yerleşmesidir.

Şunun şurasında seçime belki altı ay bile kalmadı. Artık söyleyecek neyiniz varsa söylemeli, yapacak neyiniz varsa yapmalısınız. Yerelde halkla iç içe olan temsilcilerinize de dikkat etmelisiniz. Çünkü halk, sizi onların şahsında görerek tarafını belirleyecektir. Mesela uzun süren siyasi hayatında, haramdan ve gayrı meşru yollardan elde ettiği güçle Bursa’nın sınırlarını aşarak ülkenin bile toplumsal dokusunu çürütecek boyutlara ulaşan birini sürekli omuzlarınızda taşımayacaksınız. Türkiye’nin o günkü şartları, muhalefetin yüzde yüz Bursa Büyükşehir Belediyesini kazanmasından yana olduğu halde, halk adayı istemediği için seçim kaybedildi. Bundan sonra da ister yerel, ister milletvekili, ister cumhurbaşkanlığı seçiminde olsun, öylelerini bırakın aday göstermeyi yanınızda gezdirmeniz dahi seçimleri kaybetmenizin sebebi olacaktır.

Kaybettiği büyükşehir belediye başkanlığı seçimini yeniden kazanacağını hayal eden, rüyasında gören ya da gaipten kendisine bildirildiğini sananların peşinden giderseniz ne olacağını şimdiden size söyleyeyim: En başta onunla birlikte tekrar boşluğa düşersiniz. Ardından atı alan Erdoğan, Üsküdar’dan geçerken size bay bay edip el sallıyor olacak. Bu da siyaseten sizin sonunuz demektir. O zaman ben dâhil kimse size yanmayacak ancak ülkesini seven herkes çağdaş Türkiye’nin sonunun geldiğine, yeni neslin ve seksen yedi milyonun umutlarının sonsuza kadar boşa çıktığına yanacaktır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.